İstanbul’un simgelerinden biri olan Kapalıçarşı, yalnızca bir alışveriş merkezi değil, aynı zamanda Türk kuyumculuk sanatının kalbinin attığı yerdir. Fatih Sultan Mehmet döneminde temelleri atılan bu tarihi merkez, asırlardır altın ve mücevherin merkezi olmuştur.
15. yüzyılda Cevahir Bedesteni ile başlayan Kapalıçarşı serüveni, zamanla büyüyerek dev bir ticaret kompleksine dönüşmüştür. Kuyumcular, çarşının en prestijli bölgelerinde toplanmış, İstanbul’u bir kuyumculuk merkezi haline getirmiştir.
Kapalıçarşı, Osmanlı’dan günümüze altın ticareti ve fiyatların belirlendiği merkez olmuştur. “Ayaklı borsa” geleneği, buradaki simsarlar sayesinde şekillenmiştir. Bugün hâlâ Türkiye’nin en büyük altın piyasası olma özelliğini sürdürmektedir.
Kapalıçarşı kuyumculuk geleneği, yalnızca ticaret değil aynı zamanda kültürel bir mirastır. Osmanlı motifleri, lale figürleri, tuğralar ve el işçiliği ile üretilen mücevherler, bugün hâlâ ustaların ellerinde hayat bulmaktadır.
Kapalıçarşı, geçmişten bugüne altın ve mücevherin parladığı, İstanbul’un ruhunu yansıtan eşsiz bir mirastır. Onun koridorlarında atılan her adım, 550 yıllık kuyumculuk geleneğine atılan bir adımdır.